Kocaeli Üniversitesi Nanoteknoloji günleri

21.yüzyılın en önemli gelişmelerinden biri olarak değerlendirilen ‘nanoteknoloji’ alanında Kimya Mühendisleri Odası Kocaeli Şubesi Öğrenci Komisyonu’nun her yıl düzenlemekte olduğu etkinliklerden üçüncüsü;
Kocaeli Nanoteknoloji Günleri 2011
07-08 Mayıs 2011 Cumartesi ve Pazar günü, Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Morfoloji Salonu’nda gerçekleşecektir.

Metrenin milyarda biri boyutundaki maddeler günlük yaşamımıza dev adımlarla giriyor.

Yunanca’da cüce anlamına gelen Nano kelimesi, mikro boyutlardaki dev bir dünyanın kapılarını aralamamıza yardımcı oluyor. Bu dünyada atomlar yer değiştiriyor, yeni maddeler doğuyor ve maddelerin kimyası değiştirilebiliyor. Nano teknoloji bizi dev bir mikro dünyaya götürüyor.

Aslında bu hipotezimizi 2500 yıl önce Sokrates’in öğrencisi Eflatun (Platon) bize tam olarak hocasının ağzından -üstelik hocasının idamla yargılandığı (Savunma- Sokrates) itham edilen suçun “Toplumun eğitim ve ögretim sistemini değiştirerek gelenek görenekleri yozlaştırmak, bilinenlerin ya da bilge diye adledilenlerin aslında hiç bir şey bilmediği üstelik bilmediğinin farkında olmadıklarını göstermesi” ve “bu sayede elde edilen bilginin tanrının varlılığını sorgulamak suretiyle inancı yozlaştırmak” olduğunu göz önünde bulundurursak- almış olduğu uslamlama tekniğini “DEVLET” adlı eserinde şu şekilde bize göstermiştir.

“Doğru – Yanlış” ile “İyi-Kötü” gibi tüm insanların hakkında fikir sahibi olduğu fakat kişiye, olaya, zamana, duruma göre tek bir açıdan değerlendirilip us’a vurulmadan ulaşılan vargıları izah ederken şu algoritma mantığını kullanmıştır. Bir nesne görünüm olarak aynı ise boyut ya da hacim değiştirmiş olması nesnenin “töz” ünden değerinden bir şey almaz ya da kaybettirmez. Dolayısıyla bu tez üzerine iyi bir insan tasarlamak; anlaşılması güç ifade edilmesi zor, bir çok gözle görülmeyen davranış ve duyguyu baştan aşağı incelemek zor ve zahmetli bir metod olacağından, insanı değil iyi bir devleti tasarlarsam üreme sistemini, eğitim sistemini, eğlenme biçimlerini, devletin birimlerini ne kadar iyi tasarlarsam o kadar “doğru” davranış gerçekleştiren bir toplum elde ederim. Dolayısıyla toplumun en küçük birimi, insan olduğundan en “iyi” insanı tasarlamış olurum düşüncesi ile bugün yazılımlarda kullanılan “nesneye dayalı öğrenme” metodunun mimarı olmuştur. Anlaşılacağı gibi 2500 yıl önce kullanılan bir uslamlama şu anda bizim son teknolojimizdir. Ayrıca o gün tanımlanan devlet hala var olamamıştır. Bunun nedeni hepimizin de bildiği gibi inandığımız, varsaydığımız varlıklardan ötürü doğru olduğunu kabul edip hiç bir şekilde değiştirmeye cesaret edemediğimiz tabularımızdır. Şimdi, bu anlamda 2500 yıl önce yapılan hatadan dönmenin zamanı geldi de geçiyor.

İnsanın yaratıcılığa attığı adımın teknolojisi olarak , insan için boyut değiştirme eşiğine gelinmiş bir dünyaya adım atıyoruz. İnsanlık çok farklı olarak yeniden şekilleniyor. Biz buna ne kadar hazırız? İnsanda yaratıcılık geninin olduğu söylenen bir dünyanın olduğunu bilmek, biliminin bir dönüm noktasında olduğu anlamına gelmez mi?

http://www.nanogunleri.com/

Bir cevap yazın